28 Kasım 2007 Çarşamba

MÜRÜVVET NEDİR?

Mürüvvet ve fütüvvet aynıdır. Mürüvvet, başkalarına iyilik etmesini sevmek demektir.
Fütüvvet cömertliktir, mürüvvet azı bölüşmektir. Başkalarına kendi imkânlarıyla yardım etmeye her zaman amade olmaktır.
Hasan-ı Basrî'ye, "Mürüvvet nedir?" diye sorulduğunda şöyle cevap ermiştir:
"Allah ve yaratıkları katında ayıplanma nedeni sayılacak davranışları bırakmaktır."
Hz. Ali (r.a), mürüvveti şöyle tanımlar: "Mürüvvet, in-sanın, kendisini lekeleyecek şeylerden kaçınması ve güzellik kazandıracak şeylere yaklaşmasıdır."
Amr b. Âs'a (r.a) sorulur: "Mürüvvet nedir?" Şöyle cevap verir: "Hakkı tanımak ve kardeşlerin birbirlerine iyi davranmasıdır."
Serî es-Sakatî'nin (k.s) tanımı şöyledir: "Mürüvvet, insanın kendi nefsini, her türlü kirden ve insanların ayıp saydıkları şeyleri yapmaktan korumak ve bütün işlerinde insanlara karşı şefkatli, merhametli ve insaflı davranmaktır."162
Amr b. Osman el Mekkî (k.s) ise mürüvveti şöyle tanımlar:
"Mürüvvet, arkadaşının hata ve kusurlarını bilmezlikten gelmektir."163
Diğer bir sözünde ise şöyle demiştir: "Mürüvvet, dostuna dünyadan mal ve mülkünü dağıtman ve âhirette mağfiret dilemendir."164
Büyüklerden biri, "Mürüvvet, Allah Teâlâ'nın haram kıldıklarından sakınmak ve helâl olan bir işte meslek ve sanat sahibi olmaktır" der.
Ebû Hafs Haddâd en-Nîşâbûrî (k.s) ise şöyle der: "Mürüvvet, herkese insaflı davranmak ve hiç kimseden intikam almayı istememektir."165
162Şa'rânî, Tenbîhü'l-Muğterrîn, s. 338.
163İbnü'l-Cevzî, Sıfatû's-Safve, 1/667; İbnü'l-Mülakkın, Tabakatül-Evliyâ, s. 344.
164Abdurrahman-ı Câmî, Nefehât, s. 148.
165Abdurrahman-ı Câmî, Nefehât, s. 124.
Muhammed b. Aliyyân en-Nesevî'ye, "Mürüvvet nedir?" diye sorulunca şöyle demiştir:
"Mürüvvet, dinini korumak ve nefsini tanımak, müminlere hürmet etmek, kendi kusurlarını görmektir."166
Ebû Abdullah Muhammed b. Arrâk'a, "Mürüvvet nedir" diye sorulunca şu cevabı vermiştir: "Dünya ve âhirette ortaya çıkmasından utanacağın bir iş yapmamandır."167
Asmaî de (rah) mürüvveti şöyle açklar: "Mürüvvet, ikram edilen bir yemek, tatlı dil, çekinilmeden sarfedilen mal, edep ölçüsünde iffetli olmak ve başkalarını incitmekten ka-çınmaktır."168
Ahnef b. Kays (r.a) mürüvveti şöyle tanımlamıştır:
"Mürüvvet, güzel dostluk, doğru konuşmak, her yerde ve her an Allah Teâlâ'yı hatırlamaktır."169
Ahmed b. Kays (r.a) ise şöyle der: "Mürüvvet, dinde âlim olmak, belâ ve musibetlere sabretmek, gazap zamanında hilim göstermek, affetmek, anne babaya iyilik etmektir."
Hz. Râbia'nın bir tesbiti: "Yolculukta mürüvvet, kişinin yanındaki azığı ortaya koyması, yol arkadaşı kardeşleriyle mümkün mertebe ters düşmemesi, onlarla dalga geçmemesidir."
Velîlerden biri demiştir ki: "Kişinin dostu ile alışverişinde kâr gözetmesi mürüvvetle bağdaşmaz."
166 Ebû Nuaym, Hilyetü'l-Evliyâ, 10/376; Sülemî, Tabakatü's-Sûfiyye, s. 418.
167 Şa'rânî, Tenbîhü'l-Muğterrîn, s. 339.

168 Şa'rânî, Tenbîhü'l-Muğterrîn, s. 339.
169 Mâverdî, Edebü'd-Dünyâ ve'd-Dîn, s. 471.
İmam Şa'rânî de (k.s) şöyle demiştir: "Ticaretle uğraşanın dostlarına karşı göstereceği mürüvvet, az bir kârla yetinmesidir." 170
Selâm b. Abdullah el-Bâhilî (k.s) şöyle demiştir:
"Şu hasletleri kendisinde toplayan mürüvvet sahibidir:
1. İnsanlardan değil, sadece Allah'tan korkmak.
2. Belâ ve musibetlere sabretmek.
3. Nimetlere şükretmek.
4. Allah Teâlâ'nın emrini, kendi nefsinin arzusuna ter cih etmek.
5. İnsanlara yardım etmek ve faydalı olmak."
İmam Şafiî (k.s) der ki: "Mürüvvet sahiplerinin dünyada rahatlık beklemeleri uygun değildir, onlar her zaman bir yorgunluk ve bir sıkıntı içindedir."
FÜTÜVVETİN FAZİLETİ
Salih müminlerin bir güzel ahlâkı da fütüvvet sahibi ol-malarıdır. Fütüvvet, Allah yolunda yiğitlik, mertlik, cömertlik ve Allah için halka ihsanda bulunmaktır. Bu ahlâk, güzel ahlâkın ve hoş geçimin bir parçasıdır. Bu konuda İslâm tarihinde pek çok örnek vardır.
Dinimizde fütüvvet, yiğitlik demektir. Yiğit, hasmını değil, nefsini yenendir. Asıl yiğitlik, kötü işleri terketmek ve kötü iyi ayırımı yapmadan herkese, Allah için elinden gelen iyiliği yapmaktır. Yiğit deyince erkek değil, güzel ahlâk-
170 Şa'rânî, Tenbîhü'l-Muğterrin, s. 339.
lı, sadık, dürüst, adaletli, mert insan akla gelir. Bu bir kadın da olabilir.
Allah dostlarına ricalullah denir. Allah için canını ortaya koymuş, yüce Allah'a verdiği sözde duran yiğit, mert, cömert insan demektir. Kadın veya erkeklerden kim bu sıfatta ise ona yiğit insan denir.
Büyük üstat Ebû Ali ed-Dekkak demiştir ki: "Bu fütüvvet ahlâkı en mükemmel haliyle Resûlullah Efendimiz'de (s.a.v) bulunmaktadır. Kıyamet günü herkes nefsim nefsim diyerek nefsini kurtarma derdine düşerken o, 'Ümmetim ümmetim' diye ümmetinin derdine düşecektir."171
Şa'rânî (k.s) der ki: "Geçmiş büyükler, tasavvuf müntesiplerinin takip ettikleri yolda mürüvvet ve fütüvvetin vacip olduğu hususunda söz birliği etmişler ve bu iki ahlâktan uzak kalmanın münafıkların ahlâkı olduğunu belirtmişlerdir."
171 Kuşeyrî, Risale, s. 226.

Hiç yorum yok: