28 Kasım 2007 Çarşamba

HAYANIN FAZİLETİ

Haya, kalbi bozan günahlara karşı bir engeldir. Haya, insanın iman kuvvetini ve edep miktarını belirler. Haya, hayrın direği, karıştığı her iyiliğin temel unsurudur.
Dünya ve âhiret saadetine kavuşmak isteyen kişi edep ve haya sahibi olmalıdır. Edep ve hayası olmayan bir kimseden hayır beklemek mümkün değildir. Hayanın faziletine binaendir ki Resûl-i Ekrem Efendimiz hadislerinde,
"Haya tümüyle hayırdır."257 "Haya sadece iyilik getirir."258 "Haya imandandır."259
"Her dinin kendine has ahlâkı vardır. İslâm'ın en temel ahlâkı hayadır"260 buyurmuşlardır.
Enes b. Mâlik (r.a), Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Edepsizlik ve çirkin söz girdiği şeyi çirkinleştirir. Haya ise girdiği şeyi güzelleştirir."261
Bu üstün vasfı zayi eden insan, büyük zararlara uğramış, huzur ve saadeti kaybetmiş demektir. Çünkü insanı kötü işler yapmaktan alıkoyan, Allah korkusu ve haya duygusudur. Bu duyguyu kaybetmiş bir kimsenin, fırsat bulduğunda yapmadığı kötülük yoktur.
Haya hissini kaybetmiş bir insanın kötü ve yanlış davranışlarını önleyecek kendi iç âleminde bir kuvvet kalma-

257 Müslim, İmân, 12; Ebû Davud, Edeb, 6 (nr. 4796); Ahmed b. Hanbel, el- Müsned, 4/426; Beyhakî, Şuabü'l-İmân, nr. 7704; Tebrîzî, Mişkâtü'l- Mesâbih, nr. 5070.
258 Buhârî, Edeb, 77; Müslim, imân, 12; Beyhakî, Şuabü'l-İmân, nr. 7703; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, nr. 12705; Münzirî, et-Tergîb ve't-Terhîb, 3/379 (nr. 3887); Tebrîzî, Mişkâtü'I-Mesâbih, nr. 5070.
259 İbn Ebü'd-Dünya, Mekârimü'l-Ahlâk, nr. 75; Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, nr. 1183.
260 İbn Mâce, Zühd, 17 (nr. 4181-4182); Mâlik, Muvatta, Hüsnü'l-Hulk, 2 (nr. 9); Beyhakî, Şuabü'l-İmân, nr. 7712; Münzirî, et-Tergîb ve't-Terhîb, 3/382 (nr. 3893); Tebrîzî, Mişkâtü'l-Mesâbih, nr. 5090; ibn Ebü'd-Dünya, Mekârimü'l-Ahlâk, nr. 98.
261 İbn Mâce, Zühd, 17 (nr. 4185); Münzirî, et-Tergîb ve't-Terhîb, 3/382. (nr. 3894); Beyhakî, Şuabü'l-İmân, nr. 7723.
mış demektir. Böyleleri din, millet, aile, vatan gibi mukaddesleri kendi arzularına erişmek için hiçe saymakta mahzur görmezler. Nitekim Peygamber Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:
İnsanların peygamberlik kelâmından ilk kavradığı şey, utanma duygusunu terkettikten sonra istediğini yap"262 sözüdür.
Görüldüğü gibi, insan utanma duygusundan uzak kalınca istediğini yapmakta hiçbir tereddüt göstermez oluyor. Oysaki edep ve haya sahibi bir kimse, herhangi bir işi yapmadan önce o işi kendi aklına sorar. Güzel ve faydalı olduğuna kanaat edince onu yapar. Çirkin ve zararlı ise o iş ve davranıştan vazgeçer. Bunun içindir ki edep ve haya elbisesini giyen bir kimsede başka insanlar kusur bulamazlar. Çünkü bu duygu, sahibini her zaman iyiliğe götürür, ona her yerde izzet ve şeref kazandırır. Bu bakımdan edep ve haya insan için her çağda genç kalan ve eskimeyen bir güzelliktir.
İslâm ahlâkından olan haya duygusu kendisinde tamam olan bir kimse, iyilik ve faziletin örneği olur. Herkes tarafından gıpta edilecek bir olgunluğa yükselir.
Bugün bütün cemiyetler, her zaman olduğundan daha fazla haya ahlâkına ve bu fazileti elde etmeye muhtaçtırlar. O halde dinimizin bize öğrettiği ve baştan başa şeref olan haya faziletini daima muhafaza etmeli ki dünya ve âhiret mutluluğuna erebilsin.
262 Buhari, Edeb, 78; Ebû Davud, Edeb, 7 (4797); Beyhakî, Şuabü'l-İmân, nr. 7734; Heysemî, ez-Zevâid, nr. 12711-18046; İbn Hibbârı, es-Sahîh, nr. 607; Tebrîzî, Mişkâtü'l-Mesâbih, nr. 5071.
İmam Kuşeyrî Risâle'sinde şu haberi nakleder: Hak Teâlâ buyurur:
"Bazı kullarım insafla hareket etmiyor. Bana dua ediyor. Ben onun talebini geri çevirmekten haya ediyorum. Ama o bana âsi oluyor, haya etmiyor."263
Hz. Ali (r.a) şöyle demiştir "İman ve haya, diğerinden kopmayan bir bütündür."
Yine o şöyle demiştir: "Allah Teâlâ'dan haya etmek, insanı cehennem azabından korur."
Büyüklerden Ebû Süleyman ed-Dârânî (k.s) der ki: "Kul, Allah Teâlâ'dan haya ederse Allah onun ayıplarını ör tüp insanlardan gizler, hatalarını affeder. Kıyamet günü onun hesabını kolay eyler."264
Yine o şöyle demiştir: "Kulun Allah Teâlâ'dan hayası tam olursa hayrı da tam olur."265
Şu söz de onun: "Allah Teâlâ'dan haya etmek kalbe yerleşince, şehvetler (nefsin kötü arzuları) kalpten çıkar."
Ebû Ali Rûzbârî fk.s) şöyle demiştir: "Her şeyin bir na-sihatçisi bulunduğu gibi, kalbin nasihatçisi da hayadır. Allah'tan haya etmek, müminlerin hazinesidir."
İbn Hibbân (r.a) demiştir ki: "Hayanın en büyük faydasından biri, cehennemden kurtulmaktır. Haya, insanın cehennemden kurtulmasına vesile olur."
263 Kuşeyrî, Risale, s. 217.
264 Beyhakî, Şuabü'l-İmân, nr. 7752.
265 Ebû Nuaym, Hilyetü'l-Evliyâ, 9/257
.
Büyük arif Ali el-Havvâs (k.s) der ki: "Dünyada Allah'tan haya edenlere, kıyamet gününde Allah Teâlâ onları azarlamaktan ve gazap etmekten haya eder."
Yahya b. Muâz da (k.s) şöyle demiştir: "Kim Allah Teâlâ'dan haya ederek O'na kulluk yaparsa Cenâb-ı Hak da ona azap etmez."
Vüheyb b. Verd şöyle anlatmıştır:
"Kabe'yi tavaf ediyordum. Arkamdan biri omuzuma elini koyup, 'Ey Vüheyb! Allah Teâlâ'nın kudreti karşısında O'ndan kork! Sana yakın olduğundan dolayı da O'ndan haya edip utan' dedi. Dönüp baktım kimseyi göremedim. Meğer o, Hızır aleyhisselâm imiş.266
Mısır azizinin hanımı Züleyha, sarayda hizmetinde olan Hz. Yusuf'u odasına aldı, odada tapmakta olduğu putun üzerini bezle örttü. O zaman kendisi puta tapıyordu. Hz. Yusuf'a, "Haydi gel, benimle birlikte ol" diye çağırdı. Hz. Yusuf, "Putun üzerini niye örttün?" diye sordu, Züleyha, "Ondan utandığımdan" dedi. O zaman Hz. Yusuf, "Sen puttan utanıyorsun da ben yüce Allah'tan utanmazmıyım hiç?" dedi.267
266 İbnü'l-Cevzî, Sıfatü's-Safve, 1/531.
267 bk. Kuşeyrî, Risale, s. 215; Bursevî, Rûhu'l-Beyân, 4/239; Heytî, Nesemâtü'l-Eshâr, s. 32.

Hiç yorum yok: