28 Kasım 2007 Çarşamba

CÖMERTLİK

Cömert, eli açık, ikram eden, yardımı seven ve verdikçe sevinen kimsedir.
Cömertlik, Allah rızâsından başka hiçbir gaye gütmeden, sahip olduğu bütün imkânları başkası ile paylaşmaktır.
Cömertlik, karşılıksız sevmek ve bir şey beklemeden vermektir.
Cömertlik, kendisi üzerine borç olmadığı halde başkalarına ikramda bulunmaktır.
Cömertlik, Allah rızâsı için kendinden başkasına iyilik ve hizmet etmektir.
Cömertlik, almaktan değil vermekten hoşlanmaktır.
Cömertlik, Hak Teâlâ'nın Rahman ve Rahîm sıfatlarının özel tecellisine mazhar olmaktır.
İnsanların en cömerdi, Allah Teâlâ'nın hukukuna riayet edip emirlerini ve yasaklarını yerine getirendir. En cimrisi de bunlara riayet etmeyendir. Etrafına çok para ve mal dağıtsa bile.
"Cömertlik nedir?" diye sorulunca Süfyân b. Uyeyne (rah) şu cevabı vermiştir: "Dostlara ve sevdiklerine iyilik ve ikramda bulunmaktır."305
Hikmet ehli büyükler şöyle demişlerdir: "Cömert, kendi malıyla halka bağışta bulunan, başkasının malında ise gözü olmayandır."
Tabiînin büyüklerinden, Ehl-i beytin imamlarından ve Hz. Hüseyin'in oğlu olan İmam Zeynelâbidîn (rah) demiştir ki:
"Hakiki cömert, Allah'a itaat eden, kulların haklarını gözeten, yaptığı iyiliği Allah için yapıp karşılığında insanlardan teşekkür beklemeyendir."
Hz. Ali'ye göre cömert, kötülük yapana iyilikle karşılık vermektir.
Ebü'l-Kasım el-Mukrî (k.s) demiştir ki: "Cömert, yaptığı iyiliği hatırlayan değildir. Asıl cömert verdiğinden utanan, onu az gören, söylemek ve hatırlamaktan sıkılan kimsedir."
Hakîm et-Tirmizî (k.s) der ki: "Asıl cömertlik, Allah için, nefsiyle mücadele ederek onu hak üzere tutmaktır."
Muhammed b. Aliyyân en-Nesevî (k.s) ise cömert sûfîyi şöyle tanıtır: "Cömert, cömertliğini küçük görmedikçe ve onu kabul edeni kendinden üstün görmedikçe gerçek sûfî olamaz."306
305 Gazâlî, İhya, 3/1787.
306 Sülemî, Tabakatü's-Sûfiyye, s. 414.
Ebû Hamza el-Bağdâdî (k.s) der ki: "Cömertlik varlıklının yoksula vermesi değil, yoksulun varlıklıya vermesidir." 307
Ma'rûf-i Kerhî (k.s) şöyle der: "Cömertlik sıkışık ve zor zamanlarda, çok ihtiyaç duyduğun şeyi verebilmendir."308
CÖMERTLİĞİN DERECELERİ
İslâm âlimleri, cömertliğin farklı derece ve isimleri olduğunu belirtmiş ve bunu şöyle sınıflandırmışlardır.
Sehavet. Malının bir kısmını dağıtarak yapılan cömertlik. Bu, cömertliğin asgari derecesi olarak kabul edilir. Bir kul, farz ve vacip olan ma!î ibadetleri yerine getirirse cimrilikten kurtulmuş olur. Görüldüğü gibi cömertliğin ilk basamağı, farz olan malî ibadetleri yerine getirmektir.
Cûd. Malının çoğunu dağıtıp, geriye azını bırakarak yapılan cömertlik. Hz. Ebû Bekir'in (r.a) çoğu zaman cihad için yaptığı yardım gibi. Bu, bir müminin, diğer bir mümin kardeşini kendi nefsi gibi görüp gözetmesi, kendisi için sevdiği hayırları onun için de istemesidir.
İsâr. Kendi için gerekli olan bir şeyi, zarar ve sıkıntılara katlanarak kendisi kullanma yerine, başkalarının istifadesine sunmak suretiyle yapılan cömertlik. Bunun misali, Medineli müslümanların (ensar), Mekkeli muhacirleri şehirlerine davet edip onları her şeylerine ortak ederek Allah Teâlâ'nın övgü ve rızâsını kazanmalarıdır.
307 Sülemî, Tabakatü's-Sûfiyye, s. 298.
308 Ebû Nuaym, Hilyetü'l-Evliyâ, 8/367.
Ariflerden Şems-i Tebrîzî (k.s), cömertliği dört kısma ayırır:
1. Mal cömertliği. Bu, zâhidlere, dünyaya kıymet ver meyenlere mahsustur. Onlar malı verirler, marifeti yani Al lah Teâlâ'yı tanımayı alırlar.
2. Beden cömertliği. Bu, müctehid olan âlimlere mah sustur. Onlar da Allah Teâlâ'nın yolunda vücutlarını har carlar ve hidayeti alırlar.
3. Can cömertliği. Bu, şehidlere mahsustur. Onlar canlarını vererek cenneti alırlar.
4. Kalp cömertliği. Bu, ariflere mahsustur. Onlar gönül vererek muhabbeti alırlar.
İmam Mâverdî şöyle diyor: "İçten bir istekle yapılan iyilik ve cömertlik iki çeşittir:
Birincisi, kendisinden istenmeden sırf cömerdin gönlünden gelen kuvvetli bir iyilik duygusu ile yapılan cömertliktir.
İkincisi, bir kimsenin isteği üzere yapılan iyilik ve cömertliktir. Bunlardan da birincisi ikincisinden daha yüksektir." 309
Hz. Ali'ye, "Cömertlik nedir?" diye sorduklarında şu cevabı vermiştir:
"İstemeksizin kendiliğinden yapılan iyilik cömertliktir. İstedikten sonra verilen utanmadır, cömertlik değildir. Çünkü isteyici istemeseydi vermeyecekti. Ne yapsın ki mal sahibinden istedi, onu utandırıp vermeye mecbur etti."310
309 Mâverdî, Edebü'd-Dünyâ ve'd-Dîn, s. 178.

310 Mâverdî, Edebü'd-Dünyâ ve'd-Dîn, s. 178.
CÖMERTLİĞİN ÖNEMİ
Gerek Kur'an'da gerekse sünnette cömertliğin ilâhî bir sıfat ve peygamberlerin de sahip oldukları üstün bir fazilet olarak kabul edilmesi, cömertliğin ne kadar önemli bir ahlâk olduğunu göstermektedir.
Cömertlik, Hak Teâlâ'nın sıfatlarından biridir. Bütün Allah dostları cömerttir. Başta Hz. Peygamber olmak üzere bütün peygamberler, ashâb-ı kiram ve Allah dostları bu güzel ahlâkla ahlâklanmışlardır.
Hz. Âişe'nin (r.ah) rivayetinde Resûl-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Allah Teâlâ bütün velîleri cömert ve güzel ahlâklı kılmıştır."311
Görüldüğü gibi bir insanın hem Allah dostu hem de cimri olması düşünülemez. Zira cimriler ancak Hak Teâlâ'nın nazarında hiç itibarı olmayan kişilerdir. Yüce Allah'ın dostları bencil ve cimri olamazlar. O'nu tanıyan ve gerçek dostluğuna adım atan bir müminin artık kalbi katı, eli sıkı, yüzü asık, kaşı çatık, gönlü kin ve intikam içinde olması mümkün değildir.
Mümin, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed'i (s.a.v) kendisine örnek almıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) cömertlik ahlâkında zirvedir. O, müminlerden de cömertlik istemektedir. Onu tanıyan ve gerçekten seven bir müminin cimri olması, fakirlikten korkması, dünyayı baş tacı edinmesi asla düşünülemez.
311 Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 2/166 (nr. 2200).
Cömertlik Allah'ı sevenlerin, âşıkların süsü ve nişanıdır. Hasislik ise değersiz olanların hastalığıdır, lekesidir.
Cömertlik içerisine her güzelliği alan sıfatların anahtarıdır.
Cimrilik İse içerisine her kötülüğü alan seviyesizliklerin anahtarıdır.
Cömertlik Hak âşıklarının ahlâkıdır. Cömertlerin kalbi cennet gibi güzeldir, huzurludur, sevgi doludur. Kalpleri neşe yurdudur. Çünkü bu kalp Allah sevgisiyle beslenmiş ve süslenmiştir. Artık o hiçbir hayra doymaz. Böyle bir kalp sahibine de doyum olmaz.
Mutluluğun aslı karşılıksız sevmektedir. Sevgisiz kalp ölmüş sayılır, Sadece kendisini sevenler mutlu olamazlar.
Allah ve Resûlü'nü sevdiğini söyleyip de haline rıza göstermeyen, sıkıntıya sabretmeyen, günlük rızıkla yetinmeyen, yetimleri gözetmeyen, fakirleri sevmeyen, elindeki maldan ve imkândan başkalarına ihsan etmeyen kimse, sevgisinde yalancıdır.
CÖMERT OLABİLMEK
İslâm ahlâkına göre cömert olabilmek için başkalarına yardım etmek yeterli değildir. Minnet yüklemek, başa kakmak suretiyle fakire ezadan, riyadan ve nifaktan sakınıp Allah rızâsını gözeterek cömertlik yapmak gerekir.
Allah yolundan ayrılmayan biri olabilmemiz için gönül hoşluğuyla, gücümüzün yettiği kadarıyla en iyisinden vermek âdetimiz, huyumuz olması gerekir.
Cömertlik vasfının elde edilebilmesi için, yardımın gönüllü olarak yapılması,312 karşılığında hizmet, övgü, mükâfat beklenilmemesi,313 yardım edileni rencide edebilecek davranışlardan kaçınılması,314 yapılan yardımın sahibi katında üstün bir değeri olması315 şarttır.
Cömertler, hiçbir kimsenin zorlaması olmadan ihsanda bulunmayı can ve gönülden ister. Rızkı veren Allah'tır. 316 düşüncesiyle hareket ettiklerinden kalpleri de temiz ve zengindir.317 Kendi varlıklarıyla, her ne suretle olursa olsun başkalarına faydalı olmaya çalışırlar. Allah Teâlâ'nın kendilerine fazi ve kereminden verdiğine ve bunlarda da muhtaçların hakkı olduğuna inanırlar. 318 Cömertliği kul hakkının temeli sayarlar. Kendi haklarını affederler. Kendi ihtiyaçlarını düşünmeden başkasının ihtiyaçlarını gidermeye çalışırlar. Hatta zaruri ihtiyacı olan bir şeyi, başka birine vermeyi tercih ederler.
Başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle sadakasını ifsat etmemelidir. Nitekim Hak Teâlâ,
"Sadakalarınızı minnet ve eziyetle heder etmeyin"319
buyurmuştur.
Müfessirler "menn" ve "eza" kelimelerinin mânasında ihtilâf etmişlerdir. Bazıları "menn" verdiği sadakayı anmak,
312 bk. Haşr 59/5; Hadîd 57/11-18; Mâide 5/13.
313 bk. İnsan 76/8-10.
314 bk. Bakara 2/263-264.
315 bk. Âl-i İmrân 3/92.
316 Neml 27/64; Zâriyât 51/58.
317 bk. Leyl 92/17-20.
318 bk. Hûd 11/6.

319 Bakara 2/264.
"eza" onu aşikâre vermektir dediler. Süfyân-ı Sevrî, "Menn edenin sadakası fâsid olur" dedi. "Menn nasıl olur?" diye kendisine soranlara da, "Verdiği sadakayı konuşup şunu verdim, bunu verdim, diye söylemekle olur" demiştir. Diğer bazıları da "menn" sadaka verdiği adamı işinde çalıştırmak, "eza" da onu fakirlikle ayıplamaktır, dediler. Daha başkaları da "menn" sadaka verdiği adama karşı kibirlenme, "eza" saile ağır söz söyleyip tahkir etmektir, dediler.320
Hz. Âişe ve Ümmü Seleme, saile bir şey gönderdikleri vakit, götürene sailin ne gibi dua ettiğini ezberlemesini tembih ederler ve kendileri de saile aynı şekilde dua ederlerdi. Ve duamız onun duasına karşılık olsun, sadakamız karşılıksız kalsın, derlerdi. Sadakaya karşılık olur, diye fa-kirden dua beklemezlerdi. Çünkü dua, sadakaya karşılık gibi olur. Bu sebepten sailin duasını misliyle karşılarlardı. Hz. Ömer ve oğlu Abdullah da böyle yaparlardı.321
Araplar'ın güzel bir sözü vardır. Derler ki:
"İhsanda bulun, fakat başa kakma ki yaptığın iyilik aslında kendinedir. Hayırlı bir iş görürsen sonunda ondan yine sen istifade edeceksin."322
Anlatıldığına göre Müverrik el-İclî, arkadaşlarına iyilik yapma konusunda çok ince bir usul takip ediyordu. Onlara (emanet bırakıyormuş gibi) 1000 dirhem vererek, "Ben size gelene kadar bu sizin yanınızda kalsın" derdi. Daha
320 bk. Gazâlî, İhya, 1/393.
321 Zemahşerî, Keşşaf, 4/196; Gazali, İhya, 1/395; Bursevî, Rûhu'l-Beyân, 10/266.
322 Şeyh Sa'dî, Gülistan, s. 257 (tercümesi, s. 166).
sonra kendilerine bir adam göndererek, "O paradan serbestçe kullanın, size hadiyedir" derdi.323
Mevlânâ Câmî anlatıyor: Cömert birine sormuşlar:
"Fakirlere ve muhtaçlara verdiğin, dağıttığın şeylerden ötürü gönlüne kibir geliyor, onları kendine minnettar görüyor musun?" Cömert,
"Kesinlikle hayır. Ben kendimi aşçının elindeki kepçe gibi görüyorum. Verilen kepçeden geçse de veren aşçıdır. Kepçe, 'Rızkı veren benim' gibi bir hisse kapılabilir mi?" demiş.

323 Kuşeyrî, Risale, s. 248.

2 yorum:

Dr. Brad Hilaman dedi ki...

Adım Dosher memorial Hastanesi'nden Dr. Brad Hilaman, organ Cerrahisi konusunda uzmanım ve satmak isteyen insanlardan organ alımıyla ilgileniyoruz ve ABD, Malezya ve Dubia'da ama başımızın başındayız. ofisi ABD’dedir. Böbreklerinizi satmakla ilgileniyorsanız, lütfen bize geri dönmekte tereddüt etmeyin. Ve bu ilgileniyorsanız bizim e-posta: doshermemorial1@gmail.com

E-posta: doshermemorial1@gmail.com
Veya whatsapp: +2348101599658
Dr. Brad Hilaman

Adsız dedi ki...

Bu Mayo Clinic'ten genel bir mesajdır ve böbrek satın almakla ilgileniyoruz, eğer bir böbrek satmak istiyorsanız, lütfen aşağıdaki e-posta adresimizden doğrudan bizimle iletişime geçin.
mayocareclinic@gmail.com
Not: Bu güvenli bir işlemdir ve güvenliğiniz garanti edilir.
Daha fazla bilgi için lütfen bize bir e-posta mesajı gönderin.