28 Kasım 2007 Çarşamba

HZ. PEYGAMBER'İN (s.a.v) HAYASI

Haya peygamberlerin, özellikle bizim Peygamberimizin (s.a.v) en belirgin sıfatlarından biridir.
Haya ahlâkı en mükemmel haliyle yine Peygamber Efendimiz'de görülmektedir. Resûlullah her türlü temiz huyda olduğu gibi, haya bakımından da insanların en üstünü ve en utangacıydı.
Peygamberimiz son derece haya sahibiydi. Görülmesi ve açılması ayıp sayılan şeylere karşı gözü kapalı, âdeta yumuktu. Bu hususta da insanların en edeplisiydi.
Kâdî İyâz (rah) der ki: "Resûl-i Ekrem (s.a.v) insanların en utangaç olanı, bakılması ayıp olan yerlere bakmaktan en fazla sakınanıydı. Ahzâb suresindeki şu âyet onun hayasını anlatır.277
"Ey inananlar! Peygamberin evlerine, yemeğe çağırılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin, fakat davet edilseniz gi-
277 Kâdî İyâz, eş-Şifâ, 1/90.
rin ve yemeği yiyince dağılın. Sohbet etmek için de girip oturmayın. Bu haliniz Peygamber'i üzmekte, fakat o (size bunu söylemekten) utanmaktadır."278
Hz. Peygamberin (s.a.v) hayası, bir kişinin yüzüne bakışlarını yoğunlaştırmasına engel olurdu.279
Ebû Saîd el-Hudrî (r.a) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.v) perde gerisindeki bakire kızdan daha çok haya sahibiydi. Hoşlanmadığı bir şey görmüşse biz bunu yüzünden he-men anlardık." 280
Peygamber Efendimiz (s.a.v), haya yönüyle de insanların en üstünüydü. Uygun olmayan şeylere karşı gözleri âdeta kapalıydı. Hiç kimseye hoşlanmadığı şeyle hitap etmezdi. Resûlullah Efendimiz insanların kusurlarını görmez, bazan görmezden gelir, çok zaman gözünü çevirir, kusurunu görse de yüzüne vurmaz, o kişiyle arasındaki saygı ve sevgi perdesini yırtmazdı.
Hz. Âişe validemiz (r.ah) şöyle anlattır:
"Resûlullah Efendimiz'e, bir kimsenin, hoşlanılmayan bir şeyi yaptığı haber verildiğinde, 'Falan kimse neden böyle yapıyor?' demez. Umumi mânada hitap ederek, 'Bazı insanlar niçin böyle yapıyorlar?' şeklinde İkaz eder ve bu
278Ahzâb 33/53.
279Buhârî, Edeb, 72; Kâdî İyâz, eş-Şifâ, 1/90.
280 Buhârî, Menâkıb, 23, Edeb, 72/77; Edebü'l-Müfred, nr. 467; Müslim, Fezâilü'n-Nebî, 16 (nr. 67); Tirmizî, Şemail, nr. 358; İbn Mâce, Zühd, 17 (nr. 4180); Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3/71; Beyhakî, Şuabü'l-İmân, nr. 7731; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, nr. 12705; ibn Ebü'd-Dünya, Mekârimü'I-Ahlâk, nr. 81; Begavî, el-Envâr fî Şemâili'n-Nebî, 1/264.
şekilde o kimseyi, yaptığı veya söylediği kötü işten alıkordu, şahsın adını vermezdi."281
Enes b. Mâlik (r.a) şöyle anlatır:
Bir gün Peygamber Efendimiz'in huzuruna, yüzünü sarı renkte bir şeyle boyamış bir kimse girdi. Ona hiçbir şey demedi. O adam dışarı çıkınca şöyle buyurdular:
"Söyleseydiniz de yüzündekini yıkasaydı ya!"282
BİR HAYA TİMSALİ
Hz. Peygamber'den haya dersi alan sahabeler o derece yücelmişlerdi ki onların her hareket ve davranışlarında edep ve hayanın bir yönünü görmek mümkündü.
İmam Mâlik (r.a) anlatıyor:
"Yolculuğu sırasında ilk çadır kurduran zat müminlerin emîri Osman b. Affân'dır. O şöyle demişti: 'Ben insanlardan çok utanırım, beni görmemeleri için bana kapalı bir yer temin ediniz.' Hz. Osman (r.a) meleklerden haya ettiği için def-i hacet için başını örter öyle helaya giderdi."
Allah Resulü (s.a.v) Hz. Osman'ın hayasını şöyle övmüştür:
281 Ebû Davud, Edeb, 6 (nr. 4788); İbn Ebü'd-Dünya, Mekârimü'l-Ahlâk, nr. 80; Beyhakî, Delâilü'n-Nübüvve, 1/318; Kâdî İyâz, eş-Şifâ, 1/91; ibn Kesîr, Şemâilü'r-Resûl, s. 65; Kandehlevî, Hayâtü's-Sahâbe, 3/39.
282 Ebû Davud, Edeb, 6 (nr. 4789); Tirmizî, Şemail, nr. 346; Ahmed b. Han- bel, el-Müsned, 3/154; İbn Kesîr, Şemâilü'r-Resûl, s. 64; Beyhakî, Delâilü'n-Nübüvve, 1/317; Kâdî İyâz, eş-Şifâ, 1/91; İbn Kesîr, Şemâilü'r- Resul, s. 65; Kandehlevî, Hayâtü's-Sahâbe, 3/39.
"Gökteki meleklerin kendisinden haya duyduğu birin-den ben utanmayayım mı?"283
Hz. Osman (r.a), bu özelliği sebebiyle Resûl-i Ekrem'in (s.a.v) özel iltifatına mazhar olmuştur.
Bir gün Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer (r.a) Resûl-i Ekrem'in (s.a.v) yanına girdiler, Allah Resulü (s.a.v) saadetlt ayakları uzatmış rahat bir vaziyette oturuyordu. Onlara yer gösterdi, vaziyetinde bir değişiklik yapmadı. Bu, onlara karşı ileri derecedeki samimiyetinden kaynaklanıyordu. Biraz sonra Hz. Osman (r.a) huzur-i saadete girmek için izin istedi. Allah Resulü (s.a.v) izin verdi, fakat bu arada ayaklarını toplayarak oturuşunu değiştirdi, biraz toparlandı. Bunu görenler, sebebini sorduklarında, Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Meleklerin haya ettiği bir kimseden ben haya etmeye yim mi?"284
283 Buharı, Edebü'l-Müfred, nr. 603.
284 Buhârî, Edebü'l-Müfred, nr. 618; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 6/288; Taberânî, el-Mu'cemü'l-Kebîr, 23/205 (nr. 355); Ebû Ya'lâ, Müsned, nr. 7038; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, 9/81-82; Kandehlevî, Hayâtü's- Sahâbe, 3/39; Yâfiî, Neşrû'l-Mehâsin, s. 227.

Hiç yorum yok: